1979 İstanbul doğumluyum. 2003 sonbaharında Taksim’de bir fotoğrafçılık
eğitimi atölyesinde başlayan fotoğrafçılık maceramda ilk yol arkadaşım
Zenit 412 LS makinemle Balat sokaklarında karşılaştığım herkese
“fotoğrafınızı çekebilir miyim?” diye sorduğumda karşılaştığım utangaç,
kızgın ve bazen de istekli bakışlar bile çekilmeye değer ne çok portre
olduğunu gösterdi bana. Çocuk ve yaşlılardı bana göre en ilginç
olanları, çünkü yaşadıkları duyguları yüzlerine en çok onlar
yansıtıyorlardı, gençlerse farklıydı; doğalarındaki coşkuyu bile
dizginleyerek yansıtmak zorunluluğu ( ya da sorumluluğu) vardı
üzerlerinde sanki. Aynı yük benim de üzerimde vardı o yıllarda, aldığım
mühendislik eğitimine bir de kurdele niyetine işletme yüksek lisansı
alıp bir yandan kariyer basamaklarını tırmanmaya çalışırken, evlilik ve
ardından gelen çocuklarla artan tatlı telaşlar portre çekimine olan ilgi
ve merakımı daha dar bir çerçevede uygulama yapmakla sınırlandırdı.
2017 yılında bir fotoğraf stüdyosunun yönlendirdiği organizasyonlarda
çekim yapmaya başladım ve ne ilginçtir ki bu organizasyonlarda da dünya
evine giren çiftlerin heyecanını fotoğraflarken, kadrajıma takılan
bebekleri çekmeye başladıktan sonra bir süre home office olarak bebek
fotoğrafçılığı yapmaya başladım. 2018 yılında Serhan Serter’in Düğün
Fotoğrafçılığı Atölyesi eğitimlerinden sonra bebek fotoğrafçılığının
yanı sıra dış çekim fotoğrafçılığı alanında da çalışmalarım oldu. Ve
nihayet yıllar sonra kendi fotoğraf stüdyomu kurarak artık tam da hayal
ettiğim gibi fotoğrafçılık alanında profesyonel bir sürece girdim.
Küçükken sorduklarında ismini verdiğim onca mesleğin hangisi beni bu
kadar mutlu edebilirdi ki...İnsanların yüzlerinde gördüğüm duyguları
yansıtabilen detayları çektiğim karelerde yakalayabiliyorsam bence
mutluluk: Dünyaya gelen bebekler ve aileleri, dünya evine girecek olan
genç çiftler ve tüm bu heyecanların mimarı aile büyüklerinin ortak
duygularını ölümsüzleştirmek...Çok uzaklarda aramaya gerek yok, mutluluk
tam da burada çünkü.